News Detail

News Detail

Jun 30, 2016

“Evet” demek marifet mi?

Category: blog
Posted by: promedia

Aslında “hayır” diyebilmek, öğrenilen ve öğretilebilen sosyal bir beceri. Bu sosyal becerinin eksikliği yani “hayır” diyememek ise bizi strese sokan, istismara açık hale getiren, psikolojik ve hatta fizyolojik hastalıklara sebep olabilen bir yaklaşım.

Neden her şeye evet diyoruz? Çok iyi kalpli olduğumuzdan. Yardım etmek istediğimizden. Kaba görünmekten, beğenilmemekten, sevilmemekten, eleştirilmekten, reddedilmekten, dışlanmaktan, bir arkadaşlığı kaybetmekten çekindiğimizden.Reddettiğimiz kişiyi kızdırmaktan, onunla çatışmaktan ve köprüleri atmaktan korktuğumuzdan. Suçluluk duygusu, içsel çatışma veya “yapabilirim” yanılgısından. Bazı fırsatları kaçırmak riskinden. Umursamaz, bencil ve diğer kişilere sırtını dönmüş olarak görünmek istemeyişimizden.... Liste uzayıp gidiyor.

Başkalarına “evet” derken, kendimize “hayır” demediğimizden emin miyiz. Birisini üzmemek, kırmamak, kaybetmemek için her isteğini kabul etmek ne kadar sürdürülebilir? Her zaman başkalarına iyi görünmeye çalışmak için her şeye evet demek pek doğru bir iletişim yöntemi değil. İstekler karşılanamaz duruma geldiğinde söylenecek tek bir “hayır”, önceki tüm “evet”leri unutturacağı ve götüreceği için evet/hayır dengesini sağlamak en iyisi.

Genellikle bir talebe saniyeler içinde evet diyoruz. Çünkü gelen teklif üzerinde düşünmediğimizde, beynimiz doğrudan evet demeye müsait. Karşı tarafa hayır demek kendimizi kötü hissettiriyor. Oysa hayır deme korkusu, sadece beynimizde olan bir durum. Beynimizde “hayır” deme konusunda pek çok engel barındırıyoruz. Açıklamalar hazırlıyoruz, çareler düşünüyoruz, lafı geveliyoruz, dolandırıyoruz, her cümlemizde birkaç kez “hani” kelimesi kullanıyoruz, kendimizi strese sokuyoruz. Oysa ihtiyaçların örtüşmediği bir talebe doğrudan sadece “hayır” demek, uzun süreli ilişkilerde her iki tarafın da daha çok işine yarıyor. Dürüst, açık, net, saygılı ve kararlı bir duruş, karşıdaki kişinin “hayır” yanıtını kabullenmesini kolaylaştırıyor.

Hayır diyebilme becerisi eksikliği, zamanla bir öz-güven sorununa dönüşebiliyor. Öz-güven ve öz-saygısı düşük olan bireyler genellikle başkalarına karşı çıkma konusunda sıkıntı duyuyorlar. Başkalarının taleplerini kendilerininkinin önüne koydukça, çevrelerinde her zaman hazır olmasını ve isteklerinin kabul görmesini bekleyen ve kişiye bağımlı bir çevre oluşuyor. Başkaları için yaşayan birisine dönüştüğünü hisseden kişi baskı altına giriyor, yorgunluk, stres ve hastalıklar peşini bırakmıyor.

Hayır demeyi becerememek, sadece kişinin kendisine değil, sürekli evet cevabı almaya alışmış kişiye de zarar verebiliyor. Her zaman tüm istekleri kabul edilen kişi şımarık, küstah ve bağımlı hale geliyor, kendisini olduğundan farklı hissediyor, her yaptığı hareketi bir marifet gibi görüyor ve yanlış kararlar verebiliyor.

Aslan ile kurt arkadaş olmuşlar... Açlıktan kıvrandıkları bir gün, ovada otlayan bir at görmüşler. Tepenin üstünde atı seyreden aslan, kurda dönüp sıra ile sormuş:- Gözlerim kızardı mı?- Evet, demiş kurt.- Kuyruğum dikildi mi?- Evet...- Tüylerim diken diken oldu mu?.. Kurt, yine; "Evet" deyince aslan yıldırım gibi ata saldırmış ve yere devirmiş... İki arkadaş, kendilerine güzel bir ziyafet çekmiş. Bir zaman sonra aynı kurt tilkiyle dolaşmaya çıkmış. Karınları iyice acıkmış. Tam o sırada ovada otlayan bir at görmüşler ve kurdun aklına önceki olay gelip, tilkiye sormuş:- Gözlerim kızardı mı?..- Yooo, demiş tilki.- Kuyruğum dikildi mi?- Hayır!- Peki tüylerim diken diken oldu mu?..- Olmadı, diyerek gördüğü gerçeği söylemiş tilki... Ama duyduklarına bozulmuş olan kurt;- Evet, desene!.. diye kükremiş. Tilki bakmış ki pabuç pahalı... Çaresiz;- Evet... Evet, evet, demiş. Marifetin, tilkiden duyacağı "evet"lerde olduğunu sanan kurt bir hışımla atın üzerine saldırmış... Saldırmış saldırmasına da, ömrünün en sıkı ve en güçlü çiftesini yemiş!.. Tilki, cansız bir halde ve pestil gibi önüne yığılmış olan kurdun başında ona uzun uzun bakmış ve demiş ki:-Hah işte. Şimdi gözlerin kızardı, kuyruğun dikildi ve tüylerin diken diken oldu!..

 

yazar: Feray Alpay
yazar-email: ferayalpay@promedia.com.tr