News Detail

News Detail

Jul 24, 2015

İkonik misin, İronik misin?

Category: blog
Posted by: promedia

Popüler kültürde, pek çok öge, uzun süreli olmamasına rağmen “ikonik” olarak tanımlanabiliyor. Bu ögeler ilişkilendirildikleri içeriklere uygun anlamlarla sembolleştirilerek bazen karşımıza bir ikonik mekan olarak çıkıyor, bazen de bir ikoncan. Ya da bir marka!

Genellikle bir markanın “ikonik” olabilmesi için uzun yıllar, hatta nesiller gerekiyor. Ancak yine de bazı markalar çok kısa bir sürede “ikonik” hale gelebiliyor. Bir kaç ay öncesine kadar adı sanı hiç duyulmamış bir marka, nasıl oluyor da bir anda herkesin diline dolanabiliyor? Aniden herkesin sahip olmak için can attığı bir ürüne dönüşebiliyor? Çok büyük bir icat olduğu için mi? İnsanların hayatlarını kökten değiştirdiğinden mi? Ya da çok ucuz fiyatından dolayı mı?

Aslında hiç birisi. Kısa sürede “ikonik” olan markaların ortak noktaları; “zamanın ruhu” diye isimlendirilen o günkü şartlara göre oluşan talebe esnek ve hızlı bir biçimde cevap verebilmeleri. Yani konjonktürel olabilmeleri.

Bazen kültürel bir dalga yakalıyor marka, bazen popüler bir müzik akımı. Kimi marka esprili bir sosyal medya kampanyasının rüzgarıyla ikonikleşiyor, kimi de çok ünlü birisinin oyuncağı olarak. Bazen teknolojik bir oluşum marka tarafından öylesine benimseniyor ve sahipleniliyor ki, o marka, o yeni teknolojinin ikonu haline geliyor. Bazen de siyasal bir değişim markayı ikonikleştiriyor.

Ancak anlık rüzgarlarla gerçekleşen hızlı yükselişin inişi de hızlı oluyor. Tıpkı, bir anda esen rüzgarla yükselen, ancak ters bir rüzgar karşısında çakılan uçurtma gibi. O zaman “ikonik” marka, “ironik” bir hal alıyor. Tıpkı “Hummer”da olduğu gibi.

90’lı yıllarda televizyondan naklen izlediğimiz Körfez savaşı esnasında Irak çöllerinde kullanılan Hummer askeri araçların sivil versiyonlarının satışı tüm dünyada patlamıştı. Bu geniş cüsseli araçların satışları dünyanın değişik metropollerinde öylesine hızla yaygınlaşmıştı ki, zenginliğin, lüksün ve gücün ikonik bir göstergesi haline gelmişlerdi.

Ancak kısa sürede görüldü ki; çöl fırtınaları arasında hızla süzülen bu kocaman fiyakalı araçlar, şehir trafiğine saplanıp kalıyordu. Yolu bile olmayan uçsuz bucaksız çölde kum üzerinde saatte 100 km. hız yapan bu araçlar, iri gövdeleri yüzünden şehirde öylesine hantal kaldılar ki, şehrin daracık caddelerinde değil hız yapmak, park bile yapamaz hale geldiler. Ve o “ikonik” marka, bir süre sonra “ironik” hale geldi. Aracın üreticisi firmanın markayı Çin’e satması bile, şirketin kapanmasını engelleyemedi.

O günkü şartları iyi değerlendirip, havayı iyi koklayarak ikonik hale gelen markalar eskiden de vardı, sonra da olacak. İroni ise hayatın her alanında kendini göstermeye devam edecek.

Ülkenin birinde geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olması için, asgari ücretle bir bekçinin işe alınmasına karar verilir. Bir süre sonra düşünülür; ''Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak?'' Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere, 1.500'er TL maaşla, iki kişi işe alınır. 

Bir süre sonra ''İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz'' diye düşünülerek, 2.000'er TL maaşla, iki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar. Bir süre sonra ''İyi de, bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek'' diye tartışılır ve 2.500'er TL maaşla, bir mali müşavir, bir katip, bir de istatikçi işe alınır. 

Bir süre sonra; ''Ama bunlardan kim sorumlu olacak'' diye düşünülür ve 5.000 TL maaşlı bir müdür ve 3.000'er TL maaşla iki de müdür yardımcısı işe alınır.

Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır.

yazar: Feray Alpay