Kurda sormuşlar ensen neden kalın diye; “kendi işimi kendim gördüğüm için” demiş. Ne zaman başkalarından umudu kessek hemen aklımıza gelen bu sözün hakkını, her geçen gün işimizde kullandığımız teknolojik cihazlarımız ile daha da çok vereceğiz.
Akıllı cep telefonları, diz üstü bilgisayarlar ve tabletler yaygınlaştıkça, çalışanların kendi cihazlarını iş yerlerinde kullanmaları da hızla artıyor. Son yıllarda çalışma hayatında önemli bir hale gelen bu yeni eğilim, BYOD (Bring Your Own Device) olarak adlandırılıyor. Yani “Kendi Cihazını Getir”!
Yeni kuşak çalışanlar zaten teknolojiyi yakından takip ediyorlar ve sahip oldukları cihazları günün büyük bölümünü geçirdikleri iş yerlerinde de kullanmak istiyorlar. Şirketlerinin iş uygulamalarına kendi cihazları üzerinden erişiyorlar, işlerini yapıyorlar ve iş ilişkilerini bu cihazlar üzerinden yürütüyorlar. Aksi takdirde kullandıkları iki telefon, iki bilgisayar ve farklı programlar yüzünden yoğun bir karmaşa yaşayabiliyorlar. Yapılan araştırmalara göre çalışanlar iş yerlerinde kendi cihazlarını kullandıklarında motivasyonları yükseliyor, daha yaratıcı ve üretici oluyorlar.
Bu kavram yeni nesil çalışma alışkanlıklarını da beraberinde getiriyor. Artık ofise bağımlı olma şartı yok. Özellikle sonuç odaklı gerçekleştirilen işlerde şirketler çalışanlarının kendi mobil cihazlarıyla işlerini diledikleri yerde yapmaları konusunda esneklik gösteriyorlar. Mobil yaşam ve buna entegre olan çalışma hayatı nedeniyle artık özel yaşantı ile çalışma saatlerini kurallarla ayırt edebilmek çok zor. Mobil ve online teknolojinin sosyal medya dopingiyle sunduğu kesintisiz iletişim yüzünden 24 saat erişilebilir bir haldeyiz. İş ne zaman bitiyor, özel yaşantı ne zaman başlıyor belli değil? Bu durumda çalışanlar mümkün olduğunca pratik olmaya çalışıyorlar. İşyerinde, evde, restoranda, tatilde veya seyahatte tek telefon, tek bilgisayar ve tablet kullanmak istiyorlar.
Çalışanların kendi satın aldıkları cihazları işyerleri için kullanmaları, her zaman tasarruf etmek isteyen şirketlere önemli maliyet avantajları sağlıyor. Çalışanlar zaten parasını ödeyerek satın aldıkları cihazları kullanmak isteyince, iş yerlerine düşen buna izin vermek ve gerekli network ve internet erişimini sağlamak gibi görünüyor.
Ancak iş yerlerinde kendi cihazlarını kullanan çalışanların sayısı hızla artarken beraberinde çeşitli sakıncaları da getiriyor. Bu trendi benimseyen işletmeler, çalışanların kendilerine ait cihazları işyerine getirmelerinin yaratacağı etkileri dikkate alarak mobil ağlarına ilişkin güvenlik, verimlilik ve güvenilirlik konularında çözüm arayışına giriyorlar. BYOD nedeni ile şirketin teknoloji altyapısını yönetmek ve kontrol etmek için çalışan bilişim yöneticileri için yeni zorluklar ortaya çıkıyor. Kontrol edilmesi gereken ek bağlantılarla, güvenlik sorunlarıyla ve planlanmamış sistem yükleriyle mücadele etmeleri gerekiyor.
BYOD, tüm çalışanlar kablosuz ağ kullanmayı tercih ettikleri için, kablosuz ağ kapasitesi ve kapsama alanında sıkıntılar yaratabiliyor. Özellikle uzaktan bağlantı söz konusu olduğunda, kimlik doğrulama ve erişim kontrolü önemli hale geliyor. Şirketlerin bilişim görevlileri “ağ güvenliği” konusunda kabuslar görüyor. Çalışanlara ait cihazların ağ üzerinde istenmeyen faaliyetlerini engellemek amacıyla çareler arıyorlar. Ağ güvenliğinin yanı sıra mobil cihazların güvenliği de bir başka risk doğuruyor. Şirketler, çalışanlarının cihazlarında hangi bilgilerin bulunmasına izin verileceği konusunda politikalar belirleme yoluna gidiyorlar. Böylelikle, ofis dışına çıkan cihazlarda bulunan bilgilerin yanlış ellere düşmemesine çalışıyorlar.
Kurumsal verilerin takibi, yedekleme işlemleri ve güvenliği her zaman büyük sorunlar yaratabilecek konuların başında geliyor. Kişisel aygıtlardaki özel bilgilerin erişime açılması, şirket ağına zarar verebiliyor. Ayrıca kurumsal verilerin ve yüklenen programların uzaktan erişimle silinmesi gibi sıkıntılar da yaşanabiliyor. Bu yüzden işletmeler çalışanların kendi bilgisayarlarını ve telefonlarını bilişim sistemlerine tanımlatıyorlar ve lisanslıyorlar; böylelikle oluşabilecek güvenlik açıklarını sınırlıyorlar.
BYOD, işletmelerin riskleri değerlendirerek alacakları önlemlere paralel olarak hızla yaygınlaşıyor. Görünen o ki, gelecekte “kendi işimizi kendi cihazımızla daha çok yapacağız” ve boynumuz daha da kalınlaşacak.